

Türkiye, iklim politikalarında yeni bir döneme giriyor. Yayımlanan yönetmelik taslağı, sera gazı emisyonlarının sınırlandırılması ve azaltılması için Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi’nin (TR-ETS) nasıl işleyeceğini ortaya koyuyor.
Sistem, büyük ölçekli tesisleri kapsıyor: özellikle enerji üretimi, demir-çelik, alüminyum, çimento, kimya gibi yoğun emisyon üreten sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler, artık sera gazı emisyon izin belgesi almak ve yıllık emisyonlarını izleyip raporlamak zorunda olacak. Bu raporlar bağımsız kuruluşlar tarafından doğrulanacak.
Her yıl ülke genelinde bir emisyon üst sınırı (cap) belirlenecek ve buna uygun olarak işletmelere emisyon tahsisatları dağıtılacak. Tahsisatlar ya ücretsiz verilecek ya da ihale yoluyla piyasa üzerinden satılacak. İşletmeler bu tahsisatları kullanarak yükümlülüklerini yerine getirecek, ihtiyaç fazlası tahsisatlarını ise piyasada satabilecek. Böylece karbon fiyatı oluşacak ve düşük emisyonlu teknolojilere yatırım yapan şirketler avantaj kazanacak.
Taslak, aynı zamanda piyasa istikrarı mekanizmaları ile karbon fiyatındaki dalgalanmaları dengelemeyi hedefliyor. İşletmelerin bir dönemden diğerine tahsisat devretmesine imkân tanıyan esneklikler de mevcut. Ayrıca Türkiye içinde geliştirilen karbon kredileri, emisyon yükümlülüklerinin bir kısmını karşılamak için kullanılabilecek.
2026–2027 yılları “pilot dönem” olacak. Bu süreçte seçili sektörler (elektrik, demir-çelik, alüminyum, çimento, kimya) sisteme dahil edilecek ve işletmelere %100 ücretsiz tahsisat verilecek. 2028’den itibaren ise sistem kademeli olarak genişleyecek ve daha sıkı kurallar devreye girecek.
Yönetmelik aynı zamanda ciddi yaptırımlar öngörüyor: yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletmelere milyonlarca lira ceza kesilebilecek. Bu da, sisteme uyumun sadece çevresel değil, finansal açıdan da kritik hale geldiğini gösteriyor.
Kısacası, TR-ETS ile Türkiye, “kirleten öder” ilkesini devreye sokarak sanayiye düşük karbonlu dönüşüm için güçlü bir teşvik mekanizması kuruyor. Önümüzdeki yıllarda şirketlerin rekabet gücü, yalnızca üretim kapasiteleriyle değil, karbon ayak izlerini ne kadar hızlı küçültebildikleriyle de belirlenecek.
Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi (TR-ETS) Yönetmelik Taslağı Özeti
Amaç ve Kapsam
● Yönetmelik, sera gazı emisyonlarının izlenmesi, raporlanması, doğrulanması ve Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi’nin (TR-ETS) işleyişine dair kuralları düzenler.
● EK-1’de listelenen faaliyetlerden kaynaklanan emisyonlar kapsam dahilindedir.
● Askeri tesisler, biyokütle kullanan tesisler, araştırma/test tesisleri kapsam dışıdır.
Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)
● ETS, Kategori B ve C tesisleri (yıllık emisyonu 50.000 ton CO₂’den fazla olan tesisler) kapsar.
● İşletmeler sera gazı emisyon izni almak zorundadır (geçerlilik: 5 yıl).
● ETS’de üst sınır (cap) emisyon yoğunluğu esas alınarak belirlenir.
Tahsisatlar (Emisyon Hakları)
● Tahsisatlar, ücretsiz veya ihale (birincil piyasa) yoluyla dağıtılır.
● Ücretsiz tahsisatlar alt tesis bazlı kıyas yöntemiyle hesaplanır.
● Kullanılmayan tahsisatlar bankalanabilir veya ödünç alınabilir.
● Piyasa istikrar mekanizması ve ek rezerv sistemi fiyat dalgalanmalarını kontrol eder.
Piyasalar
● Birincil Piyasa: Tahsisatlar ihale ile dağıtılır.
● İkincil Piyasa: Katılımcılar arasında alım-satım yapılır.
● Karbon Piyasası Kurulu, fiyat aralıklarını ve tahsisat miktarlarını belirler.
Denkleştirme ve Bağlantılar
● Türkiye içindeki karbon kredileri, yükümlülüklerin en fazla %10’una kadar kullanılabilir.
● Diğer ülkelerin ETS sistemleriyle bağlantı kurulabilir.
İzleme, Raporlama ve Doğrulama (MRV)
● İşletmeler yıllık emisyonlarını 30 Nisan’a kadar raporlar.
● Raporlar akredite doğrulayıcı kuruluşlar tarafından incelenir.
● İzleme planı ve metodolojisi ayrıntılı olarak hazırlanıp Başkanlığa sunulur.
Yaptırımlar
● Raporlamayan veya izinsiz faaliyet gösteren tesislere 500 bin TL – 10 milyon TLarasında ceza uygulanır.
● ETS yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletmelere yaptırımlar iki kat uygulanır.
Pilot Dönem (2026-2027)
● Elektrik üretimi, demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre gibi sektörlerde uygulanacak.
● Pilot dönemde %100 ücretsiz tahsisat verilecek.
● 2028’den itibaren birinci uygulama dönemi başlayacak (iki alt dönem halinde 2035’e kadar).
Diğer Hükümler
● Tüm işlemler elektronik sistem üzerinden yürütülür.
● Veriler en az 10 yıl saklanır.
● Mücbir sebeplerde yükümlülükler ertelenebilir.
● 2014 tarihli “Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Yönetmeliği” yürürlükten kaldırılacaktır.
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.