Hukukun yeni dünya düzenine uyum çabası, Avrupa Birliği’nin önemli bir adımıyla daha güçleniyor. Yapay zeka alanında hukuki düzenlemelerin gerekliliği, uzun süredir devam eden çalışmaların ve tartışmaların ardından 13 Mart 2024 tarihinde Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen Avrupa Birliği Yapay Zekâ Tüzüğü (“AI ACT”) ile somut bir hal aldı.
AI ACT Nedir?
AI ACT, Avrupa Birliği’nde yapay zeka sistemlerinin geliştirilmesi, piyasaya sürülmesi ve kullanılmasına ilişkin ilk kapsamlı yasal düzenlemedir. Tüzük, yapay zeka sistemlerini risklerine göre kategorize ederek, her kategoriye özel yükümlülükler ve yasaklar getirmektedir.
AI ACT hedefi, yapay zekâ uygulamalarının risklerini değerlendirerek temel hak ve özgürlükleri korumak. Tüzük, kabul edilemez risk, yüksek risk, sınırlı risk ve minimal risk olmak üzere dört seviyede gruplanan yapay zeka uygulamalarını belirliyor. İnsanların temel hak ve özgürlüklerini hedef alan uygulamalar kabul edilemez risk kapsamında değerlendirilip yasaklanacak.
Avrupa Birliği Konseyi tarafından onaylanması beklenen AI ACT, yayınlandığı tarihten itibaren 20 gün içinde yürürlüğe girecek ve 2026 yılına kadar kademeli olarak uygulanacak. Tüzük, yapay zeka sistemlerinin sağlayıcılarına, kullanıcılarına ve AB dışında bulunan sistemlerin AB içindeki kullanımına dair çeşitli yükümlülükler getiriyor.
AI ACT ile getirilen bazı önemli yenilikler arasında kamu güvenliğini tehdit eden yapay zeka uygulamalarının yasaklanması, “deepfake” gibi yapay veya değiştirilmiş görsel ve seslerin belirtilmesi zorunluluğu, yüz tanıma veri tabanı oluşturma amaçlı kullanılan uygulamaların yasaklanması ve biyometrik tanıma sistemlerinin sıkı güvenceler altında kullanılması bulunuyor.
Ayrıca, her bir AB ülkesi AI ACT uyum sürecinin denetlenebilmesi için ulusal piyasa gözetim kurulu kuracak ve tüzüğün ihlali halinde şirketlere yüzde 7’sine kadar gelirlerine veya 35 milyon avroya kadar para cezası verilebilecek.
Bu önemli adımlar, yapay zeka alanındaki hukuki düzenlemelerin ilk somut çıktıları olmanın yanı sıra gelecekteki düzenlemelerin de habercisi niteliğindedir. Avrupa Parlamentosu’nun yasa çalışmalarında görev alan İtalyan Milletvekili Brando Benifei, yapay zeka alanında başka düzenlemelerin de beklendiğini ifade etmiştir. Avrupa Birliği, yapay zeka kullanımını düzenlemek ve temel hakları korumak adına AI ACT ile yeni bir çağa adım atmıştır.
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.