Biden, Çin Malı Elektrikli Araç, Pil ve Yarı İletkenlere Yönelik Tarifeleri Artırıyor
ABD, Çin’in küresel tedarik zincirleri ve kritik teknolojiler üzerindeki hakimiyetini ele almak için önemli bir adım atarak elektrikli araçlar, piller, yarı iletkenler ve güneş panelleri gibi ürünlere yönelik tarifeleri artırıyor. Bu hamle, ABD’nin temiz enerji ve ileri teknoloji sektörlerinde liderliğini koruma ve tedarik zinciri güvenliğini sağlama çabalarının bir parçası.
Anahtar Noktalar:
Değerlendirme:
Biden yönetiminin bu hamlesi, küresel ekonomi ve ticarette önemli bir gelişme. Tarifeler, ABD ve Çin arasındaki gerilimi artırabilir ve her iki ülkenin ekonomileri üzerinde de olumsuz bir etkiye sahip olabilir.
Ancak, ABD’nin uzun vadeli rekabet gücünü ve ulusal güvenliğini korumak için kritik öneme sahip olabilir. Bu hamle, ABD’li üreticileri teşvik etmeye ve Çin’e olan bağımlılığı azaltmaya yardımcı olabilir.
Kaynaklar:
…………………………………………………
Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği’nde Değişiklikler Yürürlüğe Girdi
Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikler, 14 Mayıs 2024 tarihli ve 32546 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. İşte değişikliklerin ana hatları:
Kaynak: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2024/05/20240514-4.htm
…………………………………………………
AB’de Yenilenebilir Enerji Rekor Kırdı, Fosil Yakıtlar Gerilemeye Devam Ediyor!
Avrupa Birliği (AB), fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltma yolunda önemli bir adım daha attı. Nisan ayında, AB’nin elektriğinin sadece %23’ü fosil yakıtlardan üretildi ve bu oran, rekor düşük seviyeye geriledi. Bu düşüş, rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimindeki artışın yanı sıra hidroelektrikteki toparlanmadan da kaynaklanıyor.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Öne Çıkıyor:
Ülkelere Göre Performans:
Emisyonlarda Düşüş:
…………………………………………………
…………………………………………………
Portekiz Nasıl Avrupa’nın Yenilenebilir Enerji Lideri Oldu?
Portekiz, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmada Avrupa’da öncü bir ülke haline geldi. Nisan 2024’te ülke, elektrik ihtiyacının %95’ini güneş, rüzgar ve hidroelektrik gibi yenilenebilir kaynaklardan karşılayarak tarihi bir rekora imza attı. Bu, Avrupa Birliği’nde bir ilk ve dünyada da nadir bir başarı.
Peki Portekiz bu başarıyı nasıl yakaladı? Başlıca faktörler şunlardır:
1. Erken ve Güçlü Politikalar: Portekiz, 2000’lerin başından beri yenilenebilir enerjiye yatırım yapıyor. 2005 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı %27’ydi. Bu oran 2017’de %54’e yükseldi. Ülke, 2021’de kömürden elektrik üretimini tamamen sonlandırmayı da başardı.
2. Güneş ve Rüzgar Enerjisinden Faydalanma: Portekiz, bol güneş ışığı ve rüzgar enerjisi potansiyeline sahip. Ülke bu potansiyeli sonuna kadar kullanarak güneş ve rüzgar enerjisi santrallerine yatırım yaptı. 2024’ün ilk dört ayında güneş enerjisi, ülkenin elektrik ihtiyacının %10,5’ini karşıladı ve bu oran şimdiye kadarki en yüksek seviyeyi temsil etti. Rüzgar enerjisi ise elektrik üretiminin %30’unu oluşturuyor.
3. Hidroelektrik Gücü: Portekiz’in hidroelektrik santralleri de önemli bir rol oynuyor. Ülkenin elektrik ihtiyacının %48’i bu santrallerden karşılanıyor.
4. Depolama Kapasitesi: Portekiz, yenilenebilir enerjiden gelen enerjinin depolanması için de yatırımlar yapıyor. Bu sayede, güneş ve rüzgar enerjisinin üretiminin dalgalanmalarından etkilenmeden şebekeye istikrarlı bir şekilde enerji sağlanabiliyor.
5. Açık Artırmalar: Portekiz hükümeti, yenilenebilir enerji projelerini teşvik etmek için açık artırmalar düzenliyor. Bu sayede, yatırımcılar uzun vadeli ve istikrarlı bir yatırım ortamına kavuşuyor.
Portekiz’in başarısı, diğer ülkeler için de ilham kaynağı olabilir. Ülke gösteriyor ki, güçlü politikalar ve yatırımlar ile yenilenebilir enerjiye geçiş mümkün ve bu sayede enerji bağımsızlığı ve sürdürülebilirlik sağlanabilir.
Ancak Portekiz’in de bazı zorlukları var:
Portekiz, bu zorlukların üstesinden gelmek için çalışmalarına devam ediyor. Ülke, yenilenebilir enerjide öncü konumunu korumak ve Avrupa’ya ilham kaynağı olmaya devam etmek istiyor.
…………………………………………………
80’li yaşlarındaki iki Just Stop Oil aktivisti, Britanya Kütüphanesi‘nde bulunan Magna Carta‘nın etrafındaki camı çekiç ve keski kullanarak kırdı. Bu eylem, hükümetin iklim krizi konusundaki eylemsizliğine ve hukukun üstünlüğüne olan inanç eksikliğine karşı bir protesto olarak gerçekleşti.
Protestocular Rahip Dr. Sue Parfitt ve emekli biyoloji öğretmeni Judy Bruce, Britanya Kütüphanesi’ne girerek Magna Carta’nın etrafındaki camı kırdı. Magna Carta, 1215 yılında imzalanmış ve İngiliz kanunlarının temelini oluşturan bir belgedir. Protestocular, bu eylemiyle hükümetin Magna Carta’da yer alan temel ilkelere uymadığını göstermek istediler.
Eylem sırasında ellerini birbirine yapıştıran ve “Hükümet kanunları çiğniyor” yazılı bir pankart tutan protestocular, “Hükümet kanunların üstünde mi?” diye bağırdılar.
Just Stop Oil, Birleşik Krallık hükümetinin 2030 yılına kadar petrol, gaz ve kömür çıkarılmasını ve yakılmasını sona erdirecek bir acil durum planı taahhüt etmesini talep ediyor. Protestocular, hükümetin bu konuda yeterince adım atmadığını ve iklim krizinin acil bir tehdit oluşturduğunu savunuyorlar.
Protestocular, Guardian’ın iklim bilimcileri üzerinde yaptığı bir ankete de atıfta bulunarak, “Bu hafta, IPCC raporlarına katkıda bulunan 400 saygın bilim insanı, gelecek olana karşı ‘ne yazık ki hazırlıksız’ olduğumuzu söylüyor: sanayi öncesi seviyelerin üzerinde 2,5 derece veya daha fazla ısınma” dedi.
Just Stop Oil’in bu eylemi, iklim krizi konusundaki farkındalığı artırmak ve hükümeti harekete geçirmek için yapılan bir dizi eylemden sadece biri. Gelecekte de bu tür eylemlerin artması bekleniyor.
Kaynak: https://www.euronews.com/green/2024/05/10/two-just-stop-oil-protestors-in-their-80s-smash-glass-around-magna-carta
…………………………………………………
AB, Çinli Moda Devi Shein’e Daha Sıkı Güvenlik Kuralları Uyguluyor
Avrupa Birliği (AB), Çin merkezli çevrimiçi perakendeci Shein’i, daha sıkı güvenlik kısıtlamalarına tabi olacak kadar büyük dijital şirketler listesine ekledi. Bu, AB’nin Çinli teknoloji şirketlerine yönelik artan incelemelerinin son işareti.
Şirket, Avrupa Birliği’nde aylık 45 milyondan fazla aktif kullanıcısı olan 23 “çok büyük çevrimiçi platform” listesinde Facebook, TikTok, X ve YouTube’a katılıyor.
Ağustos ayının sonundan itibaren Shein, AB’nin çevrimiçi platformlara karşı dönüm noktası niteliğindeki yeni yasalarından biri olan Dijital Hizmetler Yasası (DSA) kapsamındaki daha katı kuralları uygulamak zorunda kalacak.
Bu kurallar şunları içeriyor:
Shein, AB’nin 27 ülkesinde yaklaşık 108 milyon aylık aktif kullanıcıya sahip. Şirket, kurallara uyacağını ve “Komisyonun AB’deki tüketicilerin gönül rahatlığıyla çevrimiçi alışveriş yapabilmelerini sağlama yönündeki tutkusunu paylaştığını” söyledi.
Son aylarda Avrupa Birliği (AB), Çinli teknoloji şirketlerine karşı sert önlemler almaya başladı. Popüler video paylaşım uygulaması TikTok, hem AB’de hem de ötesinde yoğun incelemelerle karşı karşıya. ABD’de bir yasakla karşı karşıya olan TikTok, Avrupa Komisyonu tarafından da iki soruşturmaya konu oluyor. Bu soruşturmalardan biri, TikTok’un küçüklere zarar verip vermediğini araştırırken, diğeri ise uygulamanın olası bağımlılık yapıcı özelliklerine odaklanıyor.
TikTok, Komisyon’un olası bağımlılık soruşturması başlatmasının ardından yan ürün Lite uygulamasındaki ödül programını askıya aldı. Brüksel, AB’yi korumacılıkla suçlayan Pekin’i kızdırmasına rağmen Çin’e karşı ticari silahlarını kullanmaktan da çekinmiyor. Çarşamba günü AB, Brüksel’in adil rekabeti baltaladığından şüphelenilen yeşil teknoloji sübvansiyonları nedeniyle Pekin’e saldırmasıyla birlikte Çin’in tıbbi cihaz pazarına yönelik bir soruşturma başlatılacağını duyurdu.
Bu, son birkaç ayda Çin rüzgar türbini tedarikçileri, güneş paneli üreticileri, trenler ve elektrikli otomobil sübvansiyonlarına yönelik yapılan diğer soruşturmaların ardından geldi. AB, Çin’in devlet destekli şirketlerinin Avrupa pazarında haksız bir avantaj elde ettiğine inanıyor.
Bu gelişmeler, AB ve Çin arasındaki gerilimin arttığını gösteriyor. İki taraf arasındaki ticari ilişkiler giderek daha karmaşık hale geliyor ve teknoloji, bu gerilimin merkezinde yer alıyor. AB, Çin’in teknolojik gücünün Avrupa’ya olan hakimiyetini tehdit ettiğine inanıyor ve bu nedenle Çinli teknoloji şirketlerine karşı daha sert önlemler almaya kararlı görünüyor.
Bu durum, Avrupa’daki teknoloji kullanıcıları için de önemli sonuçlara yol açabilir. TikTok gibi uygulamalar yasaklanabilir veya daha sıkı düzenlemelere tabi tutulabilir. Bu da, kullanıcıların bu platformları kullanma şeklini etkileyebilir.
AB ve Çin arasındaki bu gerilim, önümüzdeki yıllarda devam edecek gibi görünüyor. Her iki tarafın da geri adım atmaya istekli olmadığı için, bu durum Avrupa’daki teknoloji sektöründe önemli değişikliklere yol açabilir.
Kaynak:
…………………………………………………
Kızıldeniz’deki yönlendirmeler emisyonları artırıyor
Husi isyancıların devam eden saldırılarından kaçınmaya çalışan gemiler milyonlarca ton ek karbon salıyor ve bu da okyanus taşımacılığı kullanan şirketlerin tedarik zincirlerindeki kirliliği azaltmasını zorlaştırıyor.
…………………………………………………
Plastik kirliliğine ilişkin yasal olarak bağlayıcı bir küresel anlaşmaya yönelik Birleşmiş Milletler görüşmelerinin sondan bir önceki turu, plastik üretimine sınırlamalar talep eden ülkeler ve çevre grupları için hayal kırıklığıyla sonuçlandı.
Plastik Kirliliğine İlişkin Hükümetlerarası Müzakere Komitesi (INC), Ottawa’da bir hafta süren toplantısını tamamladı. Müzakereciler, plastik atık akışını yönetmeye ve plastik kirliliğinin en acil etkilerini ele almaya yönelik adımlarda ilerleme kaydedildiğini belirterek, önümüzdeki yıl Şubat ayında Nairobi’de yapılacak bir sonraki toplantıda taslak bir anlaşma sunmayı umut ettiklerini ifade ettiler.
Ancak, aralarında Greenpeace ve WWF’nin de bulunduğu çevre grupları, önümüzdeki aylar için planlanan toplantıların yeni plastik üretimine ilişkin kritik konuları ele almayacağından endişe duyduklarını dile getirdiler. Yeni plastik üretimine sınırlamalar getirmeden plastik kirliliğini ele almanın mümkün olmadığını savunan bu gruplar, müzakerelerin gidişatından duydukları hayal kırıklığı ifade ettiler.
Çevre Savunma Fonu’ndan (EDF) Andrea Piccioni, “Bu müzakerelerden önemli bir ilerlemeyle ayrılmadık. Plastik kirliliğini sona erdirmek için üretimdeki azalmalar şart,” dedi.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) Plastik Kirliliği Başkanı Inger Andersen, “Plastik kirliliğiyle mücadelede ilerleme kaydettik, ancak hala uzun bir yolumuz var” dedi. “En acil ihtiyaç duyduğumuz şey, plastik musluğunu kapatmak. Bu, yeni plastik üretimine sınırlamalar getirmeyi ve plastik kullanımımızı önemli ölçüde azaltmayı içeriyor.”
INC, Şubat 2025’te Nairobi’de yapılacak bir sonraki toplantı için bir araya gelecek. Müzakerecilerin bu toplantıda, plastik kirliliğini ele almak için kapsamlı ve yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmaya varmaları bekleniyor.
Anlaşmanın, plastik üretimine sınırlamalar, plastik ürünler için yeniden kullanılabilirlik ve geri dönüşüm standartları ve plastik kirliliğinin temizlenmesi için finansal mekanizmalar gibi çeşitli önlemleri içermesi öngörülüyor.
Plastik kirliliği, küresel bir çevre tehdididir ve deniz yaşamına zarar verir, insan sağlığını tehlikeye atar ve iklim değişikliğine katkıda bulunur. BM, 2040 yılına kadar plastik kirliliğini %80 oranında azaltmayı hedefliyor.
Bu hedefe ulaşmak için uluslararası bir anlaşma kritik önem taşıyor. INC’nin önümüzdeki toplantılarında ilerleme kaydetmesi ve plastik kirliliğine karşı mücadelede önemli bir adım atması gerekiyor.
Kaynaklar:
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) Plastik Kirliliği web sitesi: https://www.unep.org/plastic-pollution
Çevre Savunma Fonu (EDF) web sitesi: https://www.edf.org/
Plastik Kirliliği ile Mücadelede Küresel Ortaklık (GPWC) web sitesi: https://www.globalplasticaction.org/home
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.