24 Haziran 2020 tarihli ve 7246 sayılı “Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 4054 sayılı “Rekabetin Korunması Hakkında Kanun” (RKHK) üzerinde çeşitli değişiklikler yapmıştır. Bu değişikliklerden birisi RKHK m. 15/1-a üzerinde yapılan değişikliktir:
“a) Defterlerini, fiziki ve elektronik ortam ile bilişim sistemlerinde tutulan her türlü verilerini ve belgelerini inceleyebilir, bunların kopyalarını ve fiziki örneklerini alabilir,”
Görüldüğü üzere değişiklik ile Rekabet Kurulu’nun bilgi isteme yetkisini (RKHK m. 14) destekler nitelikteki RKHK m. 15 ile düzenlenen Kurul’un yerinde inceleme yapma yetkisine ilişkin bir düzenleme getirilmiştir. 11 Ekim 2020 tarihinde ise Rekabet Kurumu, söz konusu fıkrada düzenlenen dijital verilerin yerinde incelemelerinde uygulanacak olan usule ilişkin bir kılavuz yayımlamıştır.
Kılavuz’da, yukarıda bahsi geçen elektronik ortam ve bilişim sistemlerine ilişkin bir açıklık getirilmiştir. Buna göre görevli meslek personeli (rekabet başuzmanı, rekabet uzmanı, rekabet uzman yardımcısı) bilgisayar, sunucu, taşınabilir cihazlar ve CD, DVD, USB, harici hard disk, yedekleme kayıtları, bulut servisleri gibi veri depolama araçlarında inceleme yapmaya yetkilidir. İnceleme esnasında personel, sistemde bulunan arama araçlarından veya dijital verilerde nitelikli arama yapılmasını sağlayan adli bilişim yazılım ve donanımlarından faydalanabilecektir.
Bulunan cep telefonu ve tablet gibi iletişim cihazlarının teşebbüse ait veri içerip içermediğinin tespiti için görevli meslek personeli hızlıca tarama gerçekleştirecektir. Teşebbüse ilişkin veri içermediği anlaşılan, şahsi amaçla kullanılan cihazlar incelemeye tabi tutulmazken teşebbüse ilişkin veri içerdiği anlaşılan cihazlar adli bilişim araçları ile incelenir. Bu inceleme esnasında delil niteliğindeki veriler ayrıştırılır ve diğer veriler kalıcı olarak silinir.
Teknolojinin günlük yaşamımızda giderek etkinlik kazandığı günümüzde, veriler ve veri depolama araçları büyük önem ifade etmektedir. Rekabetin korunması amacıyla Rekabet Kurulu’nun yerinde inceleme yapmasına ilişkin getirilen düzenlemede yer alan “elektronik ortam” ve “bilişim sistemi” kavramları, Rekabet Kurumu tarafından yayımlanan kılavuzda açıklanmıştır.
Kılavuzda, Kurul tarafından gerçekleştirilecek yerinde incelemelerde dijital verilerin incelenmesi usulüne ilişkin açıklamalara da yer verilmiştir. İncelemelerde kullanılacak yazılım ve donanımlar, incelemenin nerede yapılacağı ve incelenemeyecek veriler belirtilmiştir. İnceleme sürecinin adımları aşağıdaki şekil ile ifade edilmiştir:
Teşebbüse ait veri içerdiği tespit edilen cep telefonlarında bulunan ilgili WhatsApp yazışmaları da delil niteliğinde sayılacaktır. Zira, Kurul’un 9 Ocak 2020 tarihli ve 20-03/28-12 sayılı kararında yapılan yerinde incelemede teşebbüse ait olduğu tespit edilen WhatsApp yazışmalarını delil olarak değerlendirmiştir. Kanımızca, teşebbüse ait veri içerdiği tespit edilen cep telefonlarında adli bilişim araçları ile yapılacak olan inceleme sonucunda sosyal medya uygulamaları ve bu uygulamaların mesajlaşma fonksiyonları kullanılarak gerçekleştirilen yazışmalar ve hatta herhangi bir şekilde iletişim kurmaya yarayacak her türlü aplikasyon da delil olarak değerlendirilebilecektir.
Son olarak; Kılavuz’da yer alan son madde ile arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmayan müvekkil ile bağımsız avukat arasında, müvekkilin savunma hakkının kullanılması amacıyla yapılan yazışmalar avukat-müvekkil gizliliği ilkesi kapsamında korumadan yararlanır. Buna karşı, savunma hakkının kullanımıyla doğrudan bir ilgisi bulunmayan ve rekabet ihlaline ilişkin veya bir ihlali gizlemek amacıyla gerçekleşen yazışmalar söz konusu korumadan yararlanamaz.
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.