Bilişim teknolojilerinin gelişmesi ve internetin yaygınlaşmasıyla tüketim alışkanlıkla- rımız değişerek geleneksel pazarlama tekniklerinin yerini dijital pazarlama (digital marketing) stratejileri aldı. TÜİK verilerine göre 2017 yılında internet üzerinden ger- çekleşen mal/hizmet siparişleri bir önceki yıla göre 8 kat artış gösterdi. Alıcıların ve satıcıların fiziki ortamlardan ziyade dijital dünyada bir araya geldiği bir dönemdeyiz.
Bu durumun bir sonucu olarak, 1 Mayıs 2015 tarihinde yürürlüğe giren 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun (E-Ticaret Kanunu) ile internet üzerinden gerçekleşen mal/hizmet ticareti düzenlenmiştir.
E-Ticaret Kanunu ile elektronik ticaret, fiziki olarak karşı karşıya gelmeden elektro- nik ortamda gerçekleşen her türlü iktisadi ve ticari faaliyet olarak tanımlanmıştır.
Kanun’un 2. maddesinde ticari elektronik ileti tanımlanmıştır. Buna göre, ticari amaçlarla elektronik araçlar vasıtasıyla elektronik ortamda gerçekleştirilen veri, ses ve görüntü içerikli iletilere ticari elektronik ileti adı verilmektedir. Tanımda ticari elektronik iletinin gönderilebileceği birtakım elektronik araçlar sayılmışsa da Kanun, bunların dışında kalan araçlar/mecralar için de geçerlidir. Burada esas olan gönderi- lenin ticari nitelikte olması ve gönderimin elektronik ortamda gerçekleşmesidir.
Ticari elektronik iletilerin gönderilmesi, ticarette güven ilkesinin korunması amacıyla çeşitli düzenlemelere tabi tutulmuştur. Ticarette güven ilkesinin korunmasından ka- sıt; haksız rekabetin önlenmesi, tüketicinin korunması ve böylece olarak ticari ilişki- lerin sağlıklı bir sürekliliğinin sağlanmasıdır.
E-Ticaret Kanunu ile düzenlenen ticari elektronik iletinin uygulama esasları ise 2015 yılında yürürlüğe giren ve içinde olduğumuz 2020 yılında esaslı şekilde değişen Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik (E-İleti Yönetmeliği) ile dü- zenlenmiştir. Bunun dışında Elektronik Ticarette Hizmet Sağlayıcı ve Aracı Hizmet Sağlayıcılar Hakkında Yönetmelik (E-Ticaret Yönetmeliği) de hizmet sağlayıcılarının göndereceği ticari elektronik iletilere ilişkin muhtelif hükümler içermektedir.
E-İleti Yönetmeliği; SMS, e-posta, telefon ve benzeri formatlarda ticari amaçlarla gönderilen iletileri kapsamaktadır. Bu yönetmelik ile ticari elektronik iletileri kimle- rin hangi koşullarda gönderebileceği gibi usuller belirlenmiştir.
E-İleti Yönetmeliği’nin 5. maddesi ile E-Ticaret Kanunu’nda hizmet sağlayıcı olarak tanımlanan ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişilerin mal veya hizmetlerini pazarlamak, tanıtmak veya bu kişilerin işletmelerini tanıtmak ve hatta sözleşme kur- mak amacıyla alıcıların elektronik iletişim adreslerine gönderdikleri ticari elektronik iletiler için onay alma zorunluluğu getirilmiştir. Yönetmeliğin 7. maddesinde onayın nasıl alınacağı düzenlenmiştir. Alıcının verdiği bu onay yalnızca ticari elektronik ileti gönderimine ilişkin olup alıcının kişisel verilerinin paylaşılmasına imkan tanımaz. Ki- şisel verilerin işlenmesi, üçüncü kişilerle paylaşılabilmesi ve başka amaçlarla kulla- nımı için kişiden buna ilişkin bir onay almak gerekir.
E-İleti Yönetmeliği’nde onay gerektirmeyen durumlar 6. maddede düzenlenmiştir. Buna göre;
onay alınması zorunlu değildir.
4 Ocak 2020 Tarihli E-İleti Yönetmeliği Değişikliği Neler Getirdi?
30998 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile E-İleti Yönetme- liği’nde yapılan en büyük değişiklik “Ticari Elektronik İleti Yönetim Sistemi (İYS)” oldu. İYS, yönetmelikte belirtildiği üzere; ticari elektronik ileti onayı alınmasına, red- detme hakkının kullanılmasına ve şikâyet süreçlerinin yönetilmesine imkan tanıyan sistemi ifade etmektedir.
İYS’nin kuruluşu ve işletmesi için yetkili kuruluş, yönetmelikte belirtildiği üzere Tica- ret Bakanlığı’nca belirlenecektir. Ticaret Bakanlığı İYS’nin kuruluşu için Türkiye Oda- lar ve Borsalar Birliği (TOBB)’ni; TOBB da İleti Yönetim Sistemi A.Ş. özel şirketini yetkilendirmiştir. Şirket internet sitesinde İYS’yi şu şekilde tanımlamaktadır:
• “İleti Yönetim Sistemi, Hizmet Sağlayıcılar’ın arama, mesaj ve e-posta gibi farklı tipte ileti izinlerini saklayıp yönetebilecekleri, alıcıların verdikleri izin- leri görüntüleyip kaldırabilecekleri, izinsiz gönderimleri şikâyet edebilecek- leri, kamunun ise ileti şikâyetlerini ve şikâyete konu iznin durumunu görüntü- leyebilecekleri, web sitesi, kısa mesaj numarası ve çağrı merkezi üzerinden hizmet verecek, tüm izinleri zaman damgasıyla kayıt altına alıp güvenli bi- çimde saklayacak ulusal veri tabanı sistemidir.”
Böylece İYS üzerinde vatandaşlar için hizmete girdiğinde, Türkiye’deki tüketicilerin neredeyse hepsine ait kişisel veriler, ilgili hizmet sağlayıcılar ve markalar ilişkilendi- rilerek devasa büyüklükte bir veritabanı kurulmuş olacaktır.
Hizmet sağlayıcıların E-Ticaret Kanunu kapsamında aldıkları onaylar, 1.12.2020’ye kadar İYS’ye aktarılacaktır. Alıcılar ise 16.1.2021’ye kadar İYS üzerinden ticari elekt- ronik ileti onaylarını kontrol edebilecek ve bu tarihten sonra sistemde mevcut olan onaylar geçerli sayılacaktır. Hizmet sağlayıcılar, alıcıların etkin bir şekilde bilgilen- dirilmesi amacıyla, onayların İYS’ye aktarım süresi bittikten sonra alıcılara onayları- nın İYS’ye yüklendiğini ve 16.1.2021’e dek kontrol edilmediği takdirde bu onayların geçerli sayılıp reddetme işleminin İYS üzerinden yapılabileceğini belirten bir ileti gönderecektir.
Sisteme kayıt olunurken her firmanın her markasına ayrı birer İYS numarası tanımla- nacaktır. Böylece birden çok markanın altında bulunduğu bir tüzel kişilik bünyesinde meydana gelebilecek karışıklıkların engellenmesi amaçlanmıştır. Kayıt sonrasında hizmet sağlayıcıların sisteme yükleyeceği onaylar aşağıdaki verileri içerecektir:
• Elektronik iletişim adresi
• İzin tarihi
• İletişim kanalı (arama/mesaj/e-posta)
• Alıcı tipi (Bireysel/Tacir)
• İzin kaynağı (1 Mayıs 2015 öncesi, ıslak imzalı onay formu, web sitesi vb.)
Alıcıların kendilerine ticari elektronik ileti gönderimine ilişkin onayları İYS üzerinden gerçekleşebileceği gibi diğer yollarla da onay verilebilecek. İYS dışında toplanan onaylar, hizmet sağlayıcı tarafından 3 iş günü içerisinde İYS’ye yüklenecek. Onayların İYS üzerinden ücretsiz bir şekilde alınmasına ilişkin 5000 kişiye kadar olan sınır ve haricen alınan onayların İYS’ye hızlı bir şekilde yüklenmesine imkan tanıyan API sis- teminin ücretli olması, zorunlu bir iş yükünün kolaylaştırıcı mekanizmalarının yüksek tutarlarla ücretlendirilmesi, eleştirilere neden olmaktadır.
Hizmet sağlayıcılar adına ticari elektronik ileti gönderen aracı hizmet sağlayıcıların İYS’ye kayıt zorunluluğu olmamakla birlikte, ileti onaylarının kontrolünü gerçekleş- tirmesi ve buna göre gönderim sağlaması zorunludur. Bununla birlikte aracı hizmet sağlayıcının e-posta için bir kontrol zorunluluğu bulunmamakta olup yine de hizmet sağlayıcı tarafından e-posta kanalında ticari elektronik ileti gönderilmesi için onay bulunması şartı bulunmaktadır. Alıcının abonelik hattını kapatması durumunda hiz- met sağlayıcının bu durumu İYS’ye bildirmesi gerekmektedir.
Onay bulunmadan gönderilen ticari elektronik iletilerle ilgili mevcut şikayet meka- nizmalarının dışında İYS üzerinden şikayet edilebilecektir. Alıcıların İYS üzerinden şikayet gerçekleştirmesiyle daha hızlı ve etkili bir süreç yürütülmesi amaçlanmıştır. Aynı zamanda rıza bulunmadan SMS, e-posta, arama gibi durumlara karşı Kişisel Ve- rileri Koruma Kurulu’na başvuru yapılabilmektedir.
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.