Avrupa Birliği, küresel tedarik zincirlerindeki faaliyetlerin çevre ve insan hakları üzerindeki olumsuz etkilerini azaltma hedefi ile 23 Şubat 2022 tarihinde Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi’nin taslak metnini yayımladı. Bu taslak metin, uzun süren görüşmeler ve pazarlıklar sonucunda 14 Aralık 2023 tarihinde Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi tarafından kabul edildi.
Taslağın onaylanmasından sonra, üye devletler taslağı 15 Mart 2024 tarihinde onayladı ve nihayet 24 Nisan 2024 tarihinde Avrupa Parlamentosu tarafından da kabul edildi.
Buna göre Komisyon taslağından farklı olarak Direktifte yer alan yükümlülüklerin kademeli olarak ve aşağıdaki eşik değerler esas alınarak uygulanacak olup, ilk taslakta yer alan tekstil, gıda ve madencilik gibi öncelikli sektörlerde düşük eşik değer uygulanması ayrımı kaldırılmıştır.
Metnin kabul edilmesinden 3 yıl sonra (2027’den itibaren):
Metnin kabul edilmesinden 4 yıl sonra (2028’den itibaren):
Metnin kabul edilmesinden 5 yıl sonra (2029’dan itibaren):
Küçük ve orta ölçekli şirketler (KOBİ) doğrudan direktif kapsamında olmamakla birlikte, Direktif kapsamına giren büyük şirketlerin tedarikçisi veya alt sağlayıcısı olan KOBİ’ler de mevzuat hükümlerinden etkilenecektir.
Direktifin kabul edilmesiyle birlikte AB firmaları önemli mali ve operasyonel yükümlülüklerle karşı karşıya kalacaktır. Aynı zamanda bu direktif, firmaların insan hakları ve çevreye karşı daha fazla sorumluluk almasını sağlayarak daha sürdürülebilir bir iş modeli benimsemelerine katkıda bulunacaktır.
Direktifin resmi onay ve yayınlanması ile yürürlüğe girmesi beklenmektedir. Direktifin tam metni ve uygulanmasına ilişkin detaylı bilgiler için AB resmi kaynaklarını takip etmek önem taşımaktadır.
Bu makale, hukuki konulara ilgi duyan kişilerin genel bilgilendirilmesi amacıyla hazırlanmıştır. Kapsamlı bir kaynak olma iddiası taşımaz ve yasal tavsiye olarak değerlendirilmemelidir.
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.