

Günümüzde bireysel tüketiciler ve küçük işletmeler, enerji maliyetlerini azaltmak ve çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlamak amacıyla çatı tipi güneş enerjisi sistemlerine (Çatı GES) yönelmektedir. Bu sistemler, doğrudan elektrik faturalarını düşürmenin ötesinde, karbon salımını azaltarak çevreye duyarlı bir enerji tüketimi imkânı sunmaktadır. Özellikle yaz aylarının ardından enerji kullanımının arttığı sonbahar döneminde, birçok kişi çatısını güneş enerjisi yatırımı için değerlendirmeye başlamaktadır.
Çatı GES yatırımı yalnızca panellerin kurulması ile sınırlı olmayıp, teknik uygunluk, izin süreçleri, bağlantı şartları ve ekonomik fizibilite gibi çok boyutlu bir değerlendirmeyi gerektirir. Bu nedenle sistem kurulumuna karar vermeden önce, aşağıda belirtilen başlıklar çerçevesinde bir yol haritası izlenmesi önem taşımaktadır.
Teknik Uygunluk ve Ön Değerlendirme
● Çatı Yapısının Dayanıklılığı: Panellerin ve taşıyıcı sistemin ağırlığını karşılayabilecek sağlamlıkta olmalıdır. Ayrıca çatı eğimi ve yönü, enerji verimliliğini doğrudan etkiler.
● Gölgeleme Durumu: Baca, anten, komşu binalar veya ağaçlardan kaynaklı gölgelenme, panel verimliliğini önemli ölçüde düşürebilir.
● Elektrik Altyapısı: Tesisin mevcut elektrik tesisatı ve sayaç yapısı, çift yönlü enerji akışına uygun hale getirilmelidir.
Türkiye’de çatı tipi güneş enerjisi sistemleri için temel hukuki çerçeve, Elektrik Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği ile belirlenmiştir.
● Çağrı Mektubu ve Bağlantı İzni: İlgili dağıtım şirketine yapılan başvuru sonucunda, uygun bulunması halinde çağrı mektubu düzenlenir.
● Proje Onayı: Sistem, Elektrik İç Tesisleri Proje Yönetmeliği kapsamında onaylanmalıdır.
● Geçici ve Kesin Kabul: Kurulum tamamlandığında, yetkili kurum tarafından geçici kabul yapılır ve ardından kesin kabul süreci tamamlanır.
Tüketim ve Fazla Enerjinin Satışı
Lisanssız üretim kapsamında çatı tipi GES’lerde:
● Öncelikle üretilen enerji tüketicinin kendi elektrik ihtiyacını karşılar.
● İhtiyaç fazlası enerji ise aylık mahsuplaşma yöntemiyle şebekeye verilir. Bu sayede kullanıcı hem kendi maliyetini azaltır hem de sisteme katkı sağlar.
● Kurulum Maliyeti: Çatı GES yatırımları, panel kapasitesine ve kullanılan teknolojiye göre değişiklik göstermektedir.
● Geri Dönüş Süresi: Ortalama olarak 4–7 yıl arasında değişen bir amortisman süresi söz konusudur.
● Destek ve Teşvikler: Yenilenebilir enerji yatırımları, zaman zaman devlet tarafından sağlanan teşvik ve vergi avantajları ile desteklenebilmektedir.
Kurulum sonrası sistemin uzun ömürlü ve verimli çalışabilmesi için düzenli bakım şarttır. Panellerin temizliği, inverter kontrolleri ve enerji üretim verilerinin izlenmesi işletme sürecinin önemli parçalarıdır.
Hukuki ve Sözleşmesel Boyutlar
● Kurulum Sözleşmeleri: EPC (Engineering, Procurement, Construction) firmaları ile yapılacak sözleşmelerde garanti koşulları, teslim süreleri ve bakım sorumlulukları net şekilde tanımlanmalıdır.
● Mülkiyet ve Paydaşlık: Apartman çatılarında yapılacak kurulumlarda, kat maliklerinin onayı ve mülkiyet paylaşımına ilişkin hususlar dikkate alınmalıdır.
Çatı tipi güneş enerjisi sistemleri, bireyler ve küçük işletmeler için hem ekonomik hem çevresel açıdan önemli fırsatlar sunmaktadır. Ancak bu yatırımlar, yalnızca teknolojik bir tercih değil, aynı zamanda hukuki ve idari açıdan da kapsamlı bir sürecin yönetilmesini gerektirir. Teknik uygunluk, izin prosedürleri, finansal fizibilite ve hukuki sözleşmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Çatı GES yatırımları uzun vadede güvenilir ve sürdürülebilir bir enerji çözümü haline gelmektedir.
Not: Bu makale, hukuki konulara ilgi duyan kişilerin genel bilgilendirilmesi amacıyla hazırlanmıştır; ve hukuki danışmanlık yerine geçmez. Kapsamlı bir kaynak olma iddiası taşımaz ve yasal tavsiye olarak değerlendirilmemelidir.
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.