Avrupa’nın en yüksek insan hakları mahkemesi olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Salı günü İsviçre hükümetinin iklim değişikliğiyle mücadelede yeterince çaba göstermeyerek vatandaşlarının insan haklarını ihlal ettiğine karar verdi. Bu karar, gelecekteki iklim davaları için emsal teşkil etmesi bekleniyor.
2.000’den fazla İsviçreli kadının açtığı davada AİHM, hükümetin sera gazı emisyonlarını azaltma hedeflerine uymadığı ve ulusal bir karbon bütçesi belirlemede başarısız olduğu için İsviçre’yi mahkum etti. Mahkeme Başkanı Siofra O’Leary, “Gelecek nesillerin, iklim değişikliğiyle mücadelede mevcut başarısızlıkların ve ihmallerin sonuçlarının giderek daha ağır bir yükünü taşıması muhtemeldir.” dedi.
Davacılar, 64 yaş ve üzeri İsviçreli kadınlardan oluşan KlimaSeniorinnen grubu. Grup, hükümetin iklim eylemsizliğinin kendilerini sıcak hava dalgaları sırasında ölüm riskiyle karşı karşıya bıraktığını savundu. Yaş ve cinsiyetlerinin onları bu tür etkilere karşı daha savunmasız hale getirdiğini de eklediler.
Karar, İsviçre’nin emisyonları azaltmak için daha fazla adım atmasını yasal olarak zorunlu kılıyor. Kâr amacı gütmeyen İklim Davaları Ağı’nın eş direktörü Lucy Maxwell, İsviçre’nin politikalarını güncellemezse ulusal düzeyde daha fazla dava açılabileceğini ve mahkemelerin para cezaları verebileceğini söyledi.
Bu dava, vatandaşların insan hakları hukukuna dayalı olarak hükümetlere karşı açtığı artan sayıda iklim davasından biri. İsviçre kararı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan 46 ülkenin tamamı için bağlayıcı bir emsal teşkil ediyor ve uluslararası alanda dalga etkisi yaratması bekleniyor.
AİHM’nin kararı, diğer altı iklim davasını da etkileyebilir. Bu davalar arasında Norveç hükümetine karşı açılan ve Barents Denizi’nde 2035’ten sonra yeni petrol ve gaz arama ruhsatları vermenin insan haklarını ihlal ettiği iddiasını içeren bir dava da yer alıyor.
İsviçreli kadınların zaferi, iklim değişikliğiyle mücadelede hükümetlerin sorumluluğunu kabul etmede önemli bir adımdır. Bu karar, diğer ülkelerdeki insanları da kendi hükümetlerine karşı harekete geçmeye teşvik edebilir.
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.