M&A süreçleri, iki şirketin birleşmesi ya da bir şirketin diğerini devralması yoluyla ortaya çıkar. Bu süreçlerde, tarafların uyumlu bir şekilde çalışması ve kritik adımlara dikkat edilmesi gereklidir.
M&A Süreçlerinin Temel Unsurları
Stratejik Amaçlar: Birleşmenin ya da devralmanın arkasındaki stratejik nedenlerin netleştirilmesi.
Değerleme Çalışması: Hedef şirketin pazar değerinin, varlıklarının ve borçlarının ayrıntılı analiz edilmesi.
Hukuki ve Finansal Durum Tespiti (Due Diligence): Hedef şirketin mali tabloları, sözleşmeleri ve hukuki risklerinin detaylı incelenmesi.
Anlaşma Şartlarında Dikkat Edilmesi Gerekenler
M&A sürecinde, anlaşma şartlarının tarafların hak ve yükümlülüklerini dengeli bir şekilde koruması gereklidir. Şu unsurlara özellikle dikkat edilmelidir:
Satın Alma Fiyatı ve Ödeme Planı: Fiyatın belirlenmesinde varlık bazlı ya da gelir bazlı yöntemlerin kullanılması; ödemenin peşin, vadeli ya da hisse senedi takası şeklinde yapılması.
Teminatlar ve Tazminatlar: Hedef şirketin mevcut borçları ve olası yükümlülüklerine karşı teminat mekanizmalarının belirlenmesi.
Çıkış Hükümleri: Taraflardan birinin süreci iptal etmesi durumunda uygulanacak cezai şartlar ve diğer prosedürler.
Rekabet ve Gizlilik Anlaşmaları: Satıcı şirketin, devralma sonrası belirli bir süre rekabet etmeme taahhütü vermesi ve bilgilerin gizliliğinin korunması.
Potansiyel Riskler ve Alınacak Önlemler
M&A süreçlerinde risklerin önceden tespit edilmesi ve etkili önlemler alınması kritik önem taşır. Ana risk alanları ve çözüm yolları şu şekildedir:
a) Hukuki Riskler
Sorun: Sözleşme maddelerinin belirsiz olması ya da hukuki uyuşmazlıklar.
Önlem: Deneyimli avukatlarla çalışılarak sözleşmenin hukuka uygun hazırlanması.
b) Finansal Riskler
Sorun: Hedef şirketin mali tablolarının gerçek durumu yansıtmaması.
Önlem: Bağımsız denetim firmaları ile çalışılarak due diligence yapılması.
c) Operasyonel Riskler
Sorun: Birleşme sonrası şirketlerin entegrasyonunda yaşanan sorunlar.
Önlem: Detaylı bir entegrasyon planı hazırlanması ve deneyimli ekiplerin yönetimi.
d) Reputasyonel Riskler
Sorun: Kamuoyunda negatif algı oluşması.
Önlem: Şffaf bir iletişim stratejisinin benimsenmesi ve paydaşlarla etkili iletişim.
M&A Süreçlerinde Entegrasyonun Önemi
Birleşme ya da devralma tamamlandıktan sonra başarılı bir entegrasyon süreci kritik önem taşır. Entegrasyon sürecinde dikkat edilmesi gerekenler:
● Çalışanlar arasında uyum sağlanması.
● Bilgi teknolojileri sistemlerinin entegrasyonu.
● Yeni şirket yapısına uygun bir liderlik modeli oluşturulması.
M&A süreçleri karmaşık olmakla birlikte doğru stratejiler ve etkili bir risk yönetimi ile başarılı sonuçlar elde edilebilir. Tarafların başlangıçtan itibaren şeffaf, ayrıntılı ve uzman desteği ile ilerlemesi, hem hukuki hem de finansal riskleri minimize eder ve sürecin çok daha etkili bir şekilde tamamlanmasını sağlar.
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.