Elektrikli araçlara (EV) ilgi Türkiye’de hızla artıyor. 2024 sonunda trafikteki otomobillerin sadece %1,1’i elektrikli olsa da bu sayı bir önceki yıla göre iki katından fazla artarak 183.776 adede ulaştı. Bu büyüme, şarj altyapısının da aynı hızla geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Şarj istasyonlarının yetersiz olması, EV benimsenmesinin önündeki en büyük engellerden biri. Bu nedenle kamu otoriteleri, hem iklim hedefleri hem de artan talep doğrultusunda şarj altyapısının hukuki zeminini oluşturmak üzere son yıllarda önemli adımlar attı. Özellikle 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklikler ve 2022 tarihli Şarj Hizmeti Yönetmeliği bu alanın temelini teşkil ediyor.
6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu: Şarj Altyapısı İçin Yasal Temel
Elektrik Piyasası Kanunu (EPK) 6446, elektrik piyasasının genel hükümlerini belirleyen temel kanundur. 2022 yılında, elektrikli araç şarj faaliyetlerini düzenlemek amacıyla EPK’da önemli değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklerle “şarj ağı”, “şarj istasyonu”, “şarj hizmeti” gibi daha önce mevzuatta yer almayan tanımlar kanuna eklendi. Ayrıca Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) şarj ağı işletmecilerine yönelik lisans kapsamı, faaliyet kısıtları ve teknik/finansal yükümlülükler getirme konusunda özel yetkiler tanındı. Bu sayede şarj hizmetlerinin yasal altyapısı oluşturularak EPDK’nın sektör üzerinde düzenleyici rol üstlenmesi sağlandı.
Kanundaki bir diğer kritik ekleme, Ek Madde 5 ile şarj ağı lisansı sahibi şirketlerin genel yükümlülüklerinin tanımlanmasıdır. Örneğin, lisans sahiplerinin belirli bölgelerde istasyon kurma zorunluluğu getirilebilmesi, bu zorunluluğun maliyetlerinin tarifelere yansıtılabilmesi gibi hususlar kanunla çerçevelendi. Kanuna aykırı şekilde lisanssız şarj ağı işletme faaliyetleri, EPK md.16 uyarınca yaptırıma tabidir – yani lisans almadan ticari şarj hizmeti sunanlar ağır idari para cezaları ve diğer yaptırımlarla karşılaşabilir.
Şarj Hizmeti Yönetmeliği (2022): EPDK’nın Rolü ve Lisanslama Süreci
02 Nisan 2022 tarihli ve 31797 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Elektrikli Araçlar İçin Şarj Hizmeti Yönetmeliği”, EPK’daki değişikliklerin ardından EPDK tarafından hazırlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik, elektrikli araçlara enerji sağlanacak şarj ünitesi ve istasyonlarının kurulumu, şarj ağlarının işletilmesi, şarj hizmetinin sunulması ile şarj ağı işletmeciliğine ilişkin usul ve esasları kapsamlı biçimde düzenler. Yönetmelikle birlikte EPDK, sektöre yönelik hem lisans verme hem de denetleme yetkilerini fiilen kullanmaya başlamıştır.
EPDK’nın rolü, şarj ağı işletmeci lisanslarını vermek, şarj hizmeti sunan şirketleri denetlemek, gerekirse fiyatlara müdahale etmek ve altyapı bilgilerinin şeffaflığını sağlamaktır. Kurum, 2022 itibarıyla elektronik başvuru sistemi üzerinden lisans başvurularını kabul etmeye başlamıştır. Lisans başvuruları yalnızca EPDK’nın çevrimiçi sistemi aracılığıyla yapılabilmekte; posta veya elden yapılan başvurular değerlendirmeye alınmamaktadır. EPDK, yapılan başvuruyu ön incelemenin ardından en geç 30 gün içinde Kurul kararıyla sonuçlandırmaktadır. Uygun görülen başvurular için lisans kararı alınmakta ve şirketin ticari unvanı, marka adı, lisans süresi gibi bilgiler EPDK web sitesinde ilan edilmektedir.
Lisanslar maksimum 49 yıl süreyle verilir ve sürenin bitiminden önce 9 ila 3 ay arasında yapılacak başvuru ile uzatılabilir.. Lisans herhangi bir şekilde devredilemez; lisans sahibi şirket değişikliği veya satışı durumunda yeni sahip tekrar EPDK’ya başvurmak zorundadır. Ayrıca lisans sahibi şirketin iflası, tasfiyesi gibi durumlarda EPDK Kurul kararıyla lisans sonlandırılabilir.
EPDK, sektörün sağlıklı gelişimini teşvik etmek amacıyla lisans ücretlerini ve idari süreçleri başlangıç döneminde kolaylaştırmıştır. 2022 yılı için şarj ağı işletmeci lisans ücreti 300.000 TL olarak belirlenmiş, lisans tadil ücreti 14.000 TL ve kopya ücreti 3.000 TL olarak ilan edilmiştir. Ayrıca yönetmelik gereği 01.01.2028’e kadar lisans sahibi şirketlerden yıllık lisans bedeli alınmayacaktır. Bu sayede ilk yıllarda yatırımcıların mali yükü azaltılarak sektöre giriş teşvik edilmiştir.
Şarj Ağı İşletmeciliği: Lisans Başvuru Şartları ve Kapsamı
Şarj ağı işletmeci lisansı, elektrikli araçlara kamuya açık şarj hizmeti sunacak tüzel kişilere verilir. Lisans başvurusunda bulunmak için şirketlerin bazı teknik, mali ve hukuki şartları sağlaması zorunludur:
Lisans başvurusu onaylanan şirket, “şarj ağı işletmecisi” statüsü kazanır. Bu lisans, şirketi ülke genelinde elektrikli araçlara şarj hizmeti verme yetkisiyle donatır. Lisans sahibi, Türkiye’nin her yerinde (lisansında bir bölge kısıtlaması yoksa) kamuya açık şarj istasyonları kurup işletebilir ve kullanıcılarla üyelik (sadakat) sözleşmeleri yapabilir. Öte yandan, şarj ağı işletmeciliği lisansı devredilemediği gibi, şirket birleşme/devralma harici sona ererse lisans da sona erer.
Lisans Sahiplerinin Yükümlülükleri ve Hakları
Şarj ağı işletmeci lisansını alan şirketleri, ciddi teknik ve hizmet yükümlülükleri beklemektedir. Yönetmelik, lisans sahiplerine 6 ay içinde asgari düzeyde bir altyapı kurma şartı getirmiştir. Lisans alındıktan sonra 6 ay içinde en az 5 farklı ilde toplam 50 adet şarj ünitesi ve istasyonu içeren bir şarj ağı kurulması zorunludur. Bu koşul, şarj hizmeti sunacak şirketlerin yalnızca birkaç lokasyona yoğunlaşmayıp ulusal ölçekte yaygın bir ağ kurmasını amaçlamaktadır. Ayrıca ağ içindeki ünitelerin en az %5’inin ve otoyollardaki ünitelerin en az %50’sinin DC 50 kW ve üstü hızlı şarj kapasitesine sahip olması gerekmektedir. Böylece lisans sahipleri, hem şehir içi hem de şehirlerarası yolculukları destekleyecek, farklı güç ve tipte şarj cihazlarını içeren dengeli bir istasyon portföyü kurmalıdır.
Lisans sahibi şirketlerin uyması gereken başlıca hizmet yükümlülükleri ise şöyle özetlenebilir:
Bunlara ek olarak, lisanslı şarj ağı işletmecilerinin bazı hakları da mevcuttur. Ülke genelinde istasyon kurma ve işletme hakkının yanı sıra, lisans sahibi şirket kendi ağına bağlı şarj istasyonlarını üçüncü taraflara işlettirebilir. Yönetmelik uyarınca, lisans sahibi bir şirket, bir üçüncü tarafa ait istasyona kendi ağına bağlanmak koşuluyla “sertifika” verebilir. Bu sertifika, ilgili kişiye belirli bir istasyonu kurup işletme yetkisi tanır ancak bu istasyon mutlaka lisans sahibi operatörün ağına bağlı olmalıdır. Sertifika süresi, operatörün lisans süresini aşamaz ve sertifika ile işletilen istasyonlar hem sertifika veren operatörün denetimine hem de EPDK’nın kontrol ve incelemesine tabidir. Burada önemli bir nokta: Sertifika modeli sayesinde örneğin bir akaryakıt istasyonu sahibi veya bir AVM işletmecisi, kendi tesisine bir şarj istasyonu kurup işletmek istediğinde, doğrudan EPDK’dan lisans almak yerine mevcut lisanslı bir şarj ağı işletmecisiyle anlaşarak onun ağına katılabilir. Bu durumda istasyon, lisanslı operatörün gözetiminde çalışır ve yasal olarak ihtiyaç duyulan lisans kapsamı sağlanmış olur. Sertifika alan işletmecilerin ayrıca EPDK lisansı almasına gerek yoktur.
Öte yandan, ticari amaç gütmeyen, özel kullanım amaçlı şarj istasyonları için farklı bir durum söz konusudur. Yönetmelik, kullanıcıların kendi ihtiyaçları için kurdukları ve ticari faaliyet göstermeyen özel şarj istasyonlarının bir şarj ağına bağlanma zorunluluğu olmadığını açıkça belirtir. Yani örneğin bir şirket, sadece kendi filosuna veya çalışanlarına özel bir şarj noktası kuruyorsa ve bunu kamuya açmıyorsa, EPDK’dan lisans alması veya bir lisanslı ağa bağlanması zorunlu değildir. Ancak herhangi bir şarj istasyonu üçüncü şahıslara hizmet verip ücret karşılığı enerji sağlamaya başladığı anda, yasal olarak lisanslı bir ağın parçası olmak zorundadır.
Son olarak, lisanslı operatörlerin kuracakları tüm ticari şarj istasyonlarının yerel idarelerden “işyeri açma ve çalışma ruhsatı” alması gerektiğini vurgulamak gerekir. Bağımsız (münferit) şarj istasyonları, belediyeler tarafından akaryakıt istasyonlarına benzer şekilde ayrı bir işyeri ruhsatına tabi tutulurken; başka bir işletmenin (örneğin bir AVM’nin) içinde yer alan şarj noktaları, o işletmenin mevcut ruhsatına ek olarak ayrı bir ruhsata gerek olmaksızın faaliyet gösterebilir. Bu konuda 10 Ağustos 2005 tarihli İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatları Yönetmeliği’ne 2024’te eklenen bir düzenlemeyle, halihazırda lisanslı şarj ağı operatörlerine ait istasyonların 31 Temmuz 2025’e kadar ilgili ruhsat süreçlerini tamamlamaları için süre tanınmıştır. (başlangıçta bu süre 31 Temmuz 2024 idi ve Ekim 2024’te 1 yıl uzatıldı). Dolayısıyla şarj ağına dahil tüm istasyonların mevzuata uygun şekilde belediye izinlerinin alınmış olması gerekmektedir.
Yatırımcılar İçin Teknik, Mali ve Hukuki Gereklilikler
Elektrikli araç şarj sektörüne girmek isteyen yatırımcılar, yukarıda anlatılan düzenlemeler ışığında kapsamlı bir hazırlık yapmalıdır. Teknik, finansal ve hukuki açıdan aşağıdaki gereklilikler öne çıkmaktadır:
Sektöre girecek yatırımcılar için pazar dinamikleri de göz ardı edilmemelidir. 2022’den bu yana çok sayıda şirket şarj ağı lisansı almış olup, 2024 itibarıyla Türkiye’de 177 lisanslı şarj ağı işletmecisi bulunmaktadır. Bu sayı, rekabetin giderek arttığına işaret etmektedir. Pek çok enerji şirketi, otomotiv distribütörü ve teknoloji firması şarj ağı yatırımı yapmıştır. Dolayısıyla yeni bir yatırımcının doğru iş modelini kurgulaması, gerekirse belirli bir niş alana (örneğin sadece hızlı şarja veya filo araçlarına yönelik hizmete) odaklanması başarılı olmak için kritik olacaktır. Mevcut oyuncular arasında işbirlikleri (örneğin roaming anlaşmaları veya ortak istasyon kurulumları) yapma imkânları da değerlendirilmelidir.
Gayrimenkul Projelerine Entegre Şarj İstasyonları: Dikkat Edilmesi Gerekenler
Özellikle konut, ofis ve AVM gibi gayrimenkul projelerinin geliştirilmesi aşamasında elektrikli araç şarj altyapısının öngörülmesi, hem yasal bir zorunluluk hem de pazarlama açısından artık bir ihtiyaç haline geldi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, yeni yapılacak binaların otoparklarında elektrikli araçlar için altyapı ayrılmasını zorunlu kılan düzenlemeler getirmiştir.
Otopark Yönetmeliği’nde 2021 yılında yapılan değişiklikle, yapı ruhsatı başvurusu 20 ve üzeri zorunlu otopark yeri gerektiren yeni binalarda, otopark alanlarının en az %5’inin (ve en az 1 araçlık yerin) elektrikli araçlara uygun, şarj üniteli olarak projelendirilmesi mecburi kılınmıştır. Benzer şekilde, yeni inşa edilecek bölge/genel otoparklar ile AVM otoparklarının en az %10’u elektrikli araçlara uygun (şarj üniteli) olmalıdır. Hatta büyüklüğü 30.000 m²’yi aşan AVM’lerde en az bir adet hızlı şarj istasyonu, 70.000 m²’yi aşanlarda ise en az iki adet hızlı şarj istasyonu kurmak zorunludur. Bu oranlar ilk etapta (2021-2022 döneminde) %2-5 olarak başlamış, 2023 itibarıyla yukarıdaki seviyelere çıkarılmıştır. Sonuç olarak artık bir konut sitesi, iş merkezi veya alışveriş merkezi projesi tasarlanırken, belirli sayıda park yerinin elektrik altyapısıyla birlikte şarj ünitelerine tahsis edilmesi yasal bir gerekliliktir.
Mevcut binalarda ise son dönemde mevzuat, şarj ünitesi kurulumunu kolaylaştırıcı yönde revize edilmiştir. Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde 7 Nisan 2025 tarihli değişiklikle, apartman ve site otoparklarına şarj istasyonu kurulumu için daha önce aranan ilave inşaat/tesisat ruhsatı şartı kaldırılmıştır. Artık bir apartman veya sitenin ortak alan otoparkına elektrikli araç şarj ünitesi kurmak, belli teknik şartlar sağlandığı takdirde, belediyeden ekstra bir inşaat izni almadan mümkündür. Bu teknik şartların başında, kurulacak şarj cihazına elektrik hattı çekilmesi için yetkili elektrik mühendisinin projeyi hazırlayıp fenni mesuliyeti üstlendiğine dair taahhütname sunması ve ilgili elektrik dağıtım şirketinden olumlu görüş alınması zorunluluğu gelir. Yani bina yönetimleri, bir elektrikli araç şarj altyapısı kurmak istediklerinde, bir elektrik mühendisi vasıtasıyla projelerini hazırlamalı ve dağıtım şirketinin bağlantı onayını almalıdır. Kurulumun, Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği gibi teknik mevzuata ve 02.04.2022 tarihli Şarj Hizmeti Yönetmeliği’ne uygun şekilde yapılması şarttır.
Kat mülkiyeti hukuku açısından da dikkat edilmesi gereken noktalar bulunmaktadır. Otopark alanı bir bağımsız bölümün eklentisi ise (yani tapuda belirli bir daireye/işyerine tahsisliyse), malikin kendi elektrik tesisatından şarj ünitesine bağlantı yapması, diğer bağımsız bölümleri etkilemediği sürece, kat malikleri kurulundan onay almadan gerçekleştirilebilir. Bu durumda ilgili daire sahibi, sadece elektrik dağıtım şirketinin teknik onayını alarak kendi park yerinde şarj cihazını kurdurabilir ve kullanabilir. Ancak otopark alanı ortak mülkiyet kapsamında ise, yani tüm kat maliklerinin ortak kullanımındaysa, bu alana şarj ünitesi kurulumu için kat maliklerinin kurul kararı (oyçokluğu ile) alınması gerekebilir. Uygulamada, pek çok site yönetimi artan talep nedeniyle bu konuda genel kurullarda kararlar almakta ve alt yapı hazırlıklarını başlatmaktadır. Site yönetimleri, olası yangın ve güvenlik risklerine karşı uzman elektrik mühendislerinden destek almalı, şarj ünitelerinin kurulacağı yerlere uygun kablolama ve koruma sistemlerini tesis etmelidir. Ayrıca, binanın elektrik bağlantı gücünün yeterli olup olmadığı kontrol edilmeli; gerekirse dinamik yük yönetimi sistemleri kurarak şarj ünitelerinin diğer elektrikli cihazlarla birlikte şebekeyi zorlamadan çalışması sağlanmalıdır.
Gayrimenkul geliştiren şirketler için elektrikli araç şarj altyapısı sunmak, rekabetçi bir avantaj da sağlamaktadır. Hem konut alıcıları hem de ticari kiracılar, artık şarj imkânı sunan projelere daha yüksek talep göstermektedir. Bu nedenle, yasal zorunluluklar minimumda karşılanırken (örneğin %5 oranında yer ayrılması), daha ileri düzeyde altyapı sunarak projeyi farklılaştırmak mümkün olabilir. Örneğin tüm park yerlerini şarj ünitesi takılmaya hazır şekilde tesis etmek, veya güneş panelleriyle entegre enerji çözümleri kurmak gibi inovatif yaklaşımlar, hem mevzuata uyumu sağlar hem de sürdürülebilirlik imajını güçlendirir.
Sonuç
Türkiye’de elektrikli araç şarj altyapısının düzenlenmesi için son yıllarda kapsamlı bir mevzuat altyapısı kurulmuştur. 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve EPDK, şarj hizmetlerinin yasal zeminini oluştururken; 2022 tarihli Şarj Hizmeti Yönetmeliği detaylı hükümlerle lisanslama, işletme ve denetim süreçlerini tanımlamıştır. Şarj ağı işletmeciliği yapmak isteyen şirketler için teknik yeterlilik, finansal güç ve hukuki uyum büyük önem taşımaktadır. EPDK’nın etkin rolü sayesinde Türkiye, kısa sürede çok sayıda lisanslı şarj operatörüne kavuşmuş ve 2024 itibarıyla şarj istasyonu sayısında Avrupa’da ön sıralara yükselmiştir. Mevzuat, bir yandan özel sektör yatırımlarını teşvik ederken diğer yandan kullanıcıların kaliteli, güvenli ve uygun fiyatlı hizmet almasını güvence altına almaktadır.
Yatırımcılar ve girişimciler için bu alan, düzenlemelere tam uyum sağlandığı ve doğru strateji benimsendiği takdirde önemli fırsatlar sunmaktadır. Aynı şekilde gayrimenkul sektöründe de elektrikli araç şarj istasyonlarının entegrasyonu, hem bir yasal gereklilik hem de projelere değer katan bir unsur haline gelmiştir. Önümüzdeki yıllarda elektrikli araç sayısının milyonları bulacağı öngörüsüyle, şarj altyapısına yapılan bugünkü yatırımlar uzun vadede stratejik birer kazanç olacaktır. Mevzuatın getirdiği yükümlülükleri doğru anlayıp uygulayan şirketler, sürdürülebilir ulaşım ekosisteminin vazgeçilmez oyuncuları olarak konumlanacaktır.
Kaynakça: Bu makalede değinilen düzenlemelere ilişkin detaylar ve doğrudan alıntılar için Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu duyuruları, Resmî Gazete metinleri ve uzman hukuk bürolarının yayınladığı incelemeler temel alınmıştır. İlgili okuyucular, aşağıdaki kaynaklardan mevzuatın orijinal metinlerine ve analizlerine ulaşabilirler:
…………………………………………………………………
Bu metin bilgilendirme amaçlıdır; hukuki görüş teşkil etmez.
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.