Küresel Dönüşümde KOBİ’lerin Rolü ve Çözümler
G20 Sürdürülebilir Finans Çalışma Grubu (SFWG) tarafından hazırlanan ve Brezilya başkanlığında yayımlanan 2024 G20 Sürdürülebilir Finans Raporu, sürdürülebilir finans alanında küresel ölçekte ilerleme sağlama amacı taşıyor. Yıl boyunca yürütülen çalışmaların bir ürünü olan bu rapor, iklim finansmanını kolaylaştırmak, adil bir geçişi desteklemek ve sürdürülebilirlik hedeflerini daha erişilebilir hale getirmek gibi temel konulara odaklanıyor.
Raporda Öne Çıkan Başlıklar
Raporda dikkat çeken temel konulardan biri, özellikle KOBİ’ler ve Gelişmekte Olan Piyasa Ekonomileri (EMDE’ler) için sürdürülebilirlik raporlama standartlarının uygulanmasında yaşanan güçlükler. Bu sorunlar, sadece sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirmekle ilgili değil; aynı zamanda küçük ve orta ölçekli işletmelerin küresel rekabet gücünü artırma ve sürdürülebilir bir ekonomi inşa etme süreçlerinde önemli bir rol oynuyor.
Sürdürülebilirlik Raporlamasında Karşılaşılan Zorluklar
Rapor, sürdürülebilirlik raporlamasının yaygınlaşmasında karşılaşılan bazı önemli engelleri şu şekilde sıralıyor:
Yüksek Maliyetler: Veri toplama, analiz ve raporlama süreçleri KOBİ’ler için ciddi bir mali yük oluşturuyor. Bu durum, özellikle küçük ölçekli işletmelerin kaynaklarını zorluyor.
Standartların karmaşıklığı: Raporlama standartlarının karmaşık yapısı ve ülkeler arasındaki farklı uygulamalar, küçük işletmelerin bu standartları anlamasını ve uygulamasını zorlaştırıyor.
Veri Erişimindeki Sınırlılıklar: KOBİ’ler çoğunlukla enerji tüketimi, karbon emisyonlarıveya atık yönetimi gibi sürdürülebilirlik raporlaması için gerekli verilere sahip değil.
Bilgi yetersizliği: Sürdürülebilirlik standartlarına dair farkındalık eksikliği, uygulama sürecini sekteye uğratıyor.
Tedarik zinciri baskıları: Büyük şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerini karşılamak için tedarikçiler üzerinde oluşturduğu baskı, KOBİ’ler üzerinde ek bir yük oluşturabiliyor.
Raporda Öne Çıkan Çözüm Önerileri
Bu zorlukların üstesinden gelmek için raporda şu öneriler yer alıyor:
● Dijitalleşmenin Yaygınlaştırılması: Veri toplama, analiz ve raporlama süreçlerinde dijital teknolojilerin kullanılması, maliyetleri düşürerek KOBİ’lerin işlerini kolaylaştırabilir.
● Eğitim ve kapasite geliştirme programları: KOBİ’lere yönelik özel eğitimler düzenlenerek sürdürülebilirlik raporlama standartlarının anlaşılması ve uygulanması teşvik edilebilir.
● Basitleştirilmiş standartların geliştirilmesi: Küçük ölçekli işletmelerin kapasitesine uygun, sadeleştirilmiş raporlama standartları oluşturulabilir. Bu standartlar, temel sürdürülebilirlik konularına odaklanarak işletmelerin raporlama süreçlerini daha erişilebilir hale getirebilir.
● Finansal Teşvikler: Raporlama süreçlerini desteklemek için özel finansman mekanizmaları ve teşvikler oluşturulabilir.
KOBİ’ler, ekonomilerin temel taşlarından biri olarak, sürdürülebilirlik hedeflerinin başarılmasında hayati bir role sahip. Bu işletmelerin raporlama süreçlerini iyileştirmesi, sadece kendi rekabet gücünü artırmakla kalmaz, aynı zamanda daha sürdürülebilir bir küresel ekonominin inşasına da katkı sağlar.
G20’nin sunduğu çözüm önerilerinin uygulanması, KOBİ’lerin karşılaştığı engelleri azaltarak daha kapsayıcı ve dayanıklı bir ekonomik modelin önünü açabilir. Raporun detaylarına ulaşmak ve sürdürülebilirlik finansmanında atılacak yeni adımları incelemek isteyenler için kapsamlı bir kaynak sunuluyor.
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.