Avrupa Havacılık Çevre Raporu’nun (EAER) 2025 yılına ait dördüncü edisyonu, Avrupa Birliği Havacılık Güvenliği Ajansı (EASA) tarafından yayınlandı. Avrupa Komisyonu, Avrupa Çevre Ajansı (EEA) ve EUROCONTROL’ün desteğiyle hazırlanan rapor, havacılık sektörünün çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma yolundaki mevcut durumunu, karşılaşılan zorlukları ve ileriye yönelik stratejileri ele alıyor.
Avrupa’nın diğer kıtalardan daha hızlı ısınması, havacılık sektörünün karbonsuzlaşmasürecini hızlandırmasını gerektiriyor. Raporda, gürültü ve emisyonların azaltılmasına yönelik Avrupa ve Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) seviyesinde belirlenen hedeflere dikkat çekiliyor.
Rapordan Öne Çıkanlar
● Trafik ve Emisyon Verileri: Raporda, geçmiş ve geleceğe yönelik hava trafiği senaryoları ile bu senaryoların çevresel etkileri analiz ediliyor.
● Sürdürülebilir Havacılık Yakıtları (SAF): SAF kullanımında son yıllarda önemli gelişmeler kaydedildiği ve bu yakıtların, ReFuelEU Havacılık Yönetmeliği sayesinde emisyonların azaltılmasında kritik rol oynayacağı vurgulanıyor.
● Pazar Bazlı Önlemler: AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve Uluslararası Havacılık için Karbon Dengeleme ve Azaltma Planı (CORSIA) gibi mekanizmalar, 2050 yılına kadar net sıfır CO2 emisyonuna ulaşmada önemli araçlar arasında yer alıyor.
● Çevresel Etkilerin Yönetimi: Gürültü ve hava kirliliği gibi konularda, teknolojik yenilikler ve hava trafik yönetimi reformlarının gerekliliği üzerinde duruluyor.
Avrupa Komisyonu Ulaştırma ve Turizmden Sorumlu Üyesi Apostolos Tzitzikostas, çevresel sürdürülebilirliği “21. yüzyılın tanımlayıcı meydan okuması” olarak nitelendirirken, EASA Direktörü Florian Guillermet, “Hedeflerimizi eyleme dönüştürmek için daha hızlı hareket etmeliyiz. Avrupa vatandaşlarının güvenini kazanmak için dürüst ve etkili iletişim şart,” dedi.
Sektör İçin Yol Haritası
Havacılıkta uzun vadeli büyüme öngörülerine göre, uçuş sayısının 2050’ye kadar 11,8 milyona ulaşması bekleniyor. Ancak bu büyümenin çevresel etkilerden ayrıştırılması için yakıt verimli teknolojilerin, operasyonel iyileştirmelerin ve sürdürülebilir yakıtların kullanımının artırılması gerekiyor.
Avrupa Havacılık Çevre Raporu 2025 hakkında daha fazla bilgi almak ve detaylı önerileri incelemek için tam rapora buradan ulaşabilirsiniz: https://www.easa.europa.eu/en/newsroom-and-events/press-releases/european-aviation-environmental-report-2025-turning-goals-action
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.