Dijital çağın getirdiği yenilikler, beraberinde yeni güvenlik tehditlerini ve karmaşık suç formlarını da taşımaktadır. Bu bağlamda bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenen dolandırıcılık suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 158/1-f maddesinde nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Ancak bu düzenleme, teknoloji ile şekillenen suç tipolojisine karşı ne ölçüde yeterlidir? Ve daha önemlisi, şirketler bu risklere karşı nasıl bir hukuki zırh geliştirmelidir?
Normatif Çerçeve: Suçun Tanımı ve Özellikleri
Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesi, bilişim sistemlerinin dolandırıcılığa araç kılındığı hallerde daha ağır ceza öngörmektedir. Suçun oluşabilmesi için:
Bilişim sisteminin burada yalnızca iletişim değil, dolandırıcılığın icrasına hizmet eden aktif bir araç olması gerekir. Örneğin sahte e-ticaret siteleri, klonlanmış banka arayüzleri ya da sosyal medya üzerinden yürütülen kimlik taklitleri bu kapsamda değerlendirilir.
Şirketler Açısından Risk Haritası
Bugün işletmeler yalnızca ticari değil, aynı zamanda dijital güvenlik ve hukuki sorumluluk bakımından da tehdit altındadır. Özellikle e-ticaret, finans, sigorta ve telekomünikasyon sektörlerinde faaliyet gösteren şirketler; hem kendi sistemlerinin hem de müşterilerinin korunması adına çok katmanlı bir savunma mekanizması geliştirmek zorundadır.
Şirketler için temel risk alanları şunlardır:
Güncel Yasal Gelişmeler ve Uyum Yükümlülüğü
2024 ve 2025 yıllarında hem CMK hem de dijital delil yönetimi konularında önemli gelişmeler yaşanmıştır. Özellikle dijital delillerin toplanması, saklanması ve mahkemeye sunulması süreçlerinde, Ceza Muhakemesi Kanunu m.134 kapsamında yeni protokoller önerilmiş; TÜBİTAK ve Adli Bilişim Enstitüsü’nün katkılarıyla dijital delil zincirinin daha sağlam kurulması teşvik edilmiştir.
Ayrıca, KVKK ve TCK’nın kesişim kümesinde yer alan “kişisel verilerin rızaya aykırı ele geçirilmesi” suçunun, dolandırıcılık eylemleriyle iç içe geçtiği görülmektedir. Bu bağlamda, şirketlerin sadece Ceza Hukuku değil, Kişisel Verileri Koruma Hukuku alanında da güçlü bir uyum mekanizması kurması kaçınılmazdır.
Şirketler İçin Hukuki ve Teknik Önlemler
Dijital dolandırıcılıkla mücadele yalnızca teknik önlemle değil, aynı zamanda kurumsal farkındalık, hukuki öngörü ve kriz senaryoları hazırlığıyla mümkündür.
1. Bilişim Sistemlerinin Güvenliği:
2. Hukuki Uyum ve Dokümantasyon:
3. Siber Olay Müdahale Protokolleri:
4. İç Denetim ve Risk Analizi:
Stratejik Yaklaşım: Hukukun Dijitalleşmeye Yanıtı
Mevzuatın suçun teknik detaylarını yakalama hızı, suçun icra kapasitesinden yavaş kalmaktadır. Yapay zekâ ile yapılan kimlik taklitleri (deepfake), ses klonlama yoluyla güven kazanma, yapay profil üretimi gibi teknikler, mevcut kanun çerçevesinin sınırlarını zorlamaktadır.
Bu nedenle, TCK’nın 158. maddesine;
Aynı şekilde, CMK’ya dijital delillerin geçerliliği ve analiz standartlarına dair özel bir bölüm eklenmeli; bilişim sistemlerine özgü adli protokoller belirlenmelidir.
Dijital dünyada güvenlik, yalnızca antivirüs yazılımı ile değil; sağlam bir hukuk perspektifi, güçlü bir teknik altyapı ve bilinçli bir kurumsal refleks ile sağlanabilir. Şirketler için artık bir siber güvenlik ihlali yalnızca bir “BT sorunu” değil, doğrudan hukuk, itibar ve sürdürülebilirlik meselesidir.
Bu bağlamda hem mevcut normatif çerçevenin güncellenmesi, hem de şirketlerin kendi iç düzenlemelerini bu yeni suç formlarına göre gözden geçirmesi zaruridir. Bilişim sistemleri üzerinden işlenen dolandırıcılıkla mücadelede en güçlü silah, bilinçli önlem alma iradesi ve hukuki farkındalık olacaktır.
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.