Avrupa Birliği, şirketlerin sürdürülebilirlik raporlama yükümlülüklerini daha anlaşılır ve uygulanabilir hale getirmek amacıyla harekete geçti. Bu doğrultuda Avrupa Komisyonu, Avrupa Finansal Raporlama Danışma Grubu’na (EFRAG) mevcut Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’nın (ESRS) sadeleştirilmesine yönelik teknik bir çalışma başlatma talimatı verdi.
EFRAG, bu çalışmayı 2025 yılının Ekim ayı sonuna kadar tamamlayarak Komisyon’a kapsamlı bir öneri paketi sunacak. Komisyon, bu önerileri 2027 mali yılından itibaren yürürlüğe girecek yeni raporlama düzenlemeleri için temel olarak kullanmayı planlıyor.
Bu adım, 2024 yılının ilk çeyreğinde açıklanan ve sürdürülebilirlik yükümlülüklerini daha yönetilebilir hale getirmeyi amaçlayan Omnibus düzenleme paketinin bir parçası olarak gündeme geldi. Paket, sadece ESRS değil; aynı zamanda Taksonomi Tüzüğü, Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (CS3D) ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) gibi pek çok düzenlemeyi kapsayan değişiklikler içeriyor.
Sadeleştirme Sürecinin Temel Unsurları
Komisyon’un EFRAG’a gönderdiği yazılı talep kapsamında, çalışmanın aşağıdaki başlıklar etrafında şekillenmesi bekleniyor:
Zamanlama ve Uygulama Yol Haritası
EFRAG’dan beklenen teknik önerilerin son teslim tarihi 31 Ekim 2025 olarak belirlendi. Ayrıca bu tarihten önce, 15 Nisan 2025’e kadar EFRAG’ın iç çalışma takvimi ve sürece dair yöntemine ilişkin bir ön bilgilendirme yapması da talep edildi.
EFRAG’ın Sürdürülebilirlik Raporlama Kurulu Başkanı tarafından yapılan açıklamada, ESRS’nin sadeleştirilmesine yönelik bu çalışmanın, uygulamada karşılaşılan zorlukları dikkate alan ve şirketlerin raporlama süreçlerini kolaylaştıracak bir yapıya ulaşmayı amaçladığı belirtildi.
Yön Verici Bir Rol Üstleniyor
EFRAG’ın hazırlayacağı önerilerin, Avrupa Komisyonu’nun sürdürülebilirlik alanındaki politika uygulamalarına yön vermesi ve şirketlerin gelecekteki raporlama yükümlülüklerinde belirleyici olması bekleniyor. Bu süreç, sürdürülebilirlik raporlamasının hem etki hem de uygulanabilirlik açısından daha dengeli bir noktaya taşınmasını hedefliyor.
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.