Avrupa Birliği’nin (AB) Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD), mevcut finansal olmayan raporlama direktifinin (NFRD) yerini alarak sürdürülebilirlik raporlamasında önemli bir dönüşümü başlatıyor. Bu yeni düzenleyici çerçeve, AB’deki şirketlerin sürdürülebilirlik bilgilerini daha şeffaf ve karşılaştırılabilir hale getirerek, sürdürülebilir finansmanı ve kurumsal sürdürülebilirliği teşvik eden geniş çabaların bir parçasıdır.
CSRD’nin Amaçları ve Kapsamı
CSRD’nin ana hedefi, AB’deki şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını daha açık bir şekilde raporlamalarını sağlamaktır. Bu kapsamda, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) faktörleriyle ilgili daha detaylı ve standartlaştırılmış bilgilerin yıllık raporlarda sunulması gerekmektedir. Böylece yatırımcılar, paydaşlar ve halk, farklı şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını karşılaştırıp değerlendirebilirler.
CSRD’nin kapsamı altında, AB’deki düzenlenmiş piyasalarda listelenen 50.000’den fazla şirketin sürdürülebilirlik raporu sunması bekleniyor. Bu şirketler, çevresel etkileri, sosyal sorumlulukları ve yönetişim uygulamalarını içeren geniş bir yelpazedeki bilgileri paylaşmakla yükümlü olacaklar. Ayrıca, şirketlerin rapor ettikleri sürdürülebilirlik bilgilerinin denetimini yaptırmaları da zorunlu hale getirilecek.
ABD Şirketlerinin Etkisi
CSRD’nin etkisi sadece AB’deki şirketlerle sınırlı değil; AB pazarlarında faaliyet gösteren ABD şirketleri veya AB şirketlerinin yan kuruluşları da yeni raporlama gerekliliklerine uymak zorunda kalacaklar. Bu durum, AB’nin sürdürülebilirlik standartlarına uyumlu olmalarını ve sürdürülebilirlik performanslarını daha şeffaf bir şekilde raporlamalarını gerektiriyor.
ABD şirketleri için CSRD’nin getirdiği yeni gereklilikler, sera gazı emisyonları, su ve kaynak kullanımı, çalışan çeşitliliği ve tedarik zinciri sürdürülebilirliği gibi geniş bir yelpazedeki sürdürülebilirlik faktörlerini kapsıyor. Bu bilgiler, standart bir formatta sunularak paydaşların şirketlerin sürdürülebilirlik performansını karşılaştırmasını kolaylaştırmalıdır.
Maliyetler ve Faydalar
CSRD’ye uyumun maliyeti, şirketlerin büyüklüğü, sektörü ve mevcut sürdürülebilirlik raporlama uygulamalarına bağlı olarak değişiklik gösterecektir. AB şirketleri için uyum maliyeti 3,6 milyar Avro ile 8,8 milyar Avro arasında tahmin edilmektedir. ABD şirketleri için ise bu maliyet, mevcut raporlama uygulamalarının uyumluluğuna bağlı olarak değişecektir.
Ancak, CSRD’ye uyumun sağladığı faydalar da göz ardı edilmemelidir. Daha şeffaf ve güvenilir sürdürülebilirlik raporları, şirketlerin daha sorumlu yatırımcıları çekmesini, rakiplerinden farklılaşmasını ve uzun vadeli değer yaratma potansiyelini artırmasını sağlayabilir.
Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD), AB’nin sürdürülebilir finansmanı ve kurumsal sürdürülebilirliği teşvik etme çabalarının önemli bir parçasıdır. Yeni düzenlemeler, şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını daha şeffaf ve karşılaştırılabilir hale getirerek, sürdürülebilirlik raporlamasında önemli bir ilerleme sağlayacak gibi görünmektedir. Bu doğrultuda, şirketlerin CSRD’ye uyum sağlamak için gerekli adımları atmaya başlaması önemlidir, çünkü sürdürülebilirlik artık sadece bir tercih değil, iş dünyasının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir.
Son yıllarda, hem varlık sahiplerinin hem de yöneticilerin UNPRI ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi küresel girişimleri giderek daha fazla benimsemesiyle, yatırımcıların ilgisinde ESG uyumlu yatırımlara doğru gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu eğilime, sürdürülebilir yatırım seçeneklerine yönelik perakende talebinde gözle görülür bir artış eşlik ediyor. Bu değişimler, varlık sahiplerinin ve yöneticilerinin ESG hakkındaki duruşlarını ve yatırım karar alma süreçlerindeki rolünü net bir şekilde tanımlamaları için bir fırsat yaratıyor.
ESG faktörleri ile yatırım kararı alma arasındaki gelişen bağlantı, fonları ve varlık yönetimi sektörünü önemli ölçüde etkiliyor. Varlık sahipleri ve yöneticileri, önerilen herhangi bir işlemde veya yatırım kararında ESG hususlarını hesaba katmak konusunda kendilerini giderek daha fazla yükümlü buluyorlar. Bu, sürdürülebilirlik risklerinin uygun şekilde değerlendirilmesini ve yatırımların müvekkillerinin veya yararlanıcılarının ESG tercihleriyle uyumlu olmasını sağlar. Sonuç olarak, ESG konularının entegrasyonu yalnızca bir uyum çalışması olmaktan çıkıp varlık sahipleri ve yöneticileri için temel bir iş hususu haline geldi.
Bu gelişmeleri yakından takip ederek, işletmelerin ESG süreçlerinde ihtiyaçları olan entegrasyonu sağlama konusunda geniş deneyime sahibiz. Hizmetlerimiz, organizasyon düzeyinde stratejik ve operasyonel tavsiyeler sunmaktan, ESG ile ilgili stratejilerin başlatılmasına veya yatırım yapılmasına yardımcı olmaya kadar uzanır.
Kurumsal amaç, hesap verebilirlik ve operasyonel dayanıklılığa artan vurgu, kurumsal stratejiler kapsamında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının önemini artırmaya devam ediyor.
Geçmişte bu tür konular genellikle finansal değeri azaltıcı olarak görülebilirken, artık sürdürülebilir iş uygulamalarının yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda şirketlerin değerini de artırdığına dair giderek artan bir farkındalık var. Her işletmenin farklı riskleri olsa da, iklim değişikliği etkisi, yolsuzluk gibi etik ihlaller, işçi hakları ihlalleri, modern kölelik ve insan hakları ihlalleri, cinsel taciz iddiaları, iş yeri kültürü ve vergi kaçakçılığı gibi konular yaygın riskler arasında yer alıyor.
İşletmelere, fırsatları yakalarken ESG risklerini etkili bir şekilde yönetmeye yönelik stratejileri anlamalarına ve uygulama süreçlerinde yol arkadaşı oluyoruz. Yönetişim, insan hakları, iklimle ilgili kaygılar ve topluluk katılımını kapsayan derin uzmanlığımızdan ve kapsamlı pazar bilgimizden yararlanarak, işletmelerin uzun vadeli dayanıklı temellerde, başarı bir ESG ortamını en sağlıklı yöntemlerle yönetecek stratejileri geliştiriyoruz.